24 Nisan 2012 Salı

Sihir; Birbirine Dokunarak Yaşamanın Güzelliği

“Birbirine dokunarak yaşamanın güzelliğini yaz” demiş İncir Reçeli filminin kahramanı Duygu veda sözleri olarak… Bizler, insan olarak birbirimize ne kadar dokunabiliyoruz diye düşünmeden duramıyorum. Son günlerde duyduğum sık bir cümle “her şeyi bir kenara bıraktım sadece insan olsun istiyorum”
İnsanlığımıza hangi evrede ikinci planda bıraktık acaba; alışveriş indirim reyonlarına koşarken mi, yurtdışı tatil planları yaparken mi yoksa akşamları eller havaya yaparken mi? Yani her şeyin merkezine kendimizi koyarken arada arkadaşlarımızın sevgili problemlerini dinlemek mi vicdanımızı rahatlatıyor. Peki, tanımadığımız insanların kalbine hangimiz dokunacağız… Peki ya Engelli arkadaşlarımızın hayatını nasıl daha fazla kolaylaştırabiliriz? Her yurtdışı seyahatimde şunu görüyorum oradaki Engelli kişiler hayatın içindeler; markette, barlarda, alışveriş merkezlerinde… Peki, neden ben bir kahve alırken sıranın önünde sipariş veren bir Engelli göremiyorum? Gerçekten güzel ülkemde hiç engelli yaşayan mı yok, ki istatistikleri bunun tersini soyluyor (sadece 29 Nisan’da yapılacak ÖMSS sınavına çeşitli özür gruplarından 60bin 367 aday giriyormuş1) yoksa onları hayatımızın içine mi dâhil edemiyoruz. Hayat yoğunluğumuz koşturmacamız yani her zaman bir bahanemiz var. Ama vicdanımız rahat çünkü sene de bir iki bayramlar aracılığı ile yardım ediyor ya da çalıştığımız şirketlerin sosyal sorumluluk projelerine arada bir destek oluyoruz ne de olsa…
Şimdi gerçek bir sihir diliyorum, Engelliler Haftasını yeni bir başlangıç olarak kabul edelim ve gelin amacı üniversitelerde bulunan engelli öğrencilerin sosyalleşme sürecine yeni çözümler getirmek olan Yeditepe Üniversitesinin “Sihrin Fikrin Olsun! Engelleri Sihirliyoruz” proje yarışması için güçlerimizi birleştirip bu sihir yaratma projesine katılalım/ daha fazla yayılmasına yardımcı olalım. Crowdsourcing kavramının sadece ticari, marka yararına kullanılmadığını aynı zamanda yaşamımızı kolaylaştırdığını, yaşam kalitemizi arttırabileceğini gösteren bir kanıt daha aşağıdaki linkte…
Ve son olarak yine Aytaç Ağırlar’ın hem senarist hem de yönetmeni olduğu 2011 yapımı İncir Reçeli filminden bir replik hatta filme adını veren metafor ile ile bitirelim
“Bana yaşayan hiçbir şeyi sevme hakkı vermediler. Ben de kimsenin sevmediği incir reçelini sevdim. Sen benim incir reçelimsin”

Kaynak: 1 www.engellilersitesi.com

18 Nisan 2012 Çarşamba

Lufthansa'nın Açık İnovasyon Süreci ve Başarısı


  Lufthansa Kargo’nun da farkında olduğu gibi açık inovasyon radikal düşüncelere ulaşabilmek için oldukça güçlü bir katalizördür. Lufthansa çevresel olumsuzluklardan arınmak ve hizmetlerini geliştirmelerine yardımcı olmak üzere kalabalığın bilgeliği istifade etmek istedi. 



    Böylece ‘Air Cargo Innovation Challenge’ adlı bir yarışma başlattı ve dünyanın her bir yerinden katılımcılar yaratıcı çözümler, yenilikçi fikirler ve gelecek vizyonları ile gelip, katılım gösterdiler. Katılımcılar özellikle lojistik uzmanları, havayolu müşterileri ve akademisyenlerden oluşmaktaydı. Bu yarışma hava kargo sektörünün ilk, açık inovasyon girişimi oldu.Bir web sitesi platformu kuruldu ve yarışma yedi hafta boyunca sürdü. Fikirler Lufthansa Cargo tarafından seçilen uzmanlardan oluşan uluslararası bir jüri tarafından yenilikçilik ruhu, maliyet-yarar oranı gibi kriterlere göre değerlendirildi ve ödüller verildi.





  Açık inovasyonun temel faydalarını özetlemek gerekirse; hızlı, verimli ve güvenli bir şekilde pazar araştırması yapabilmek, iç kaynakları tamamlayabilmek, yeni ürün ve hizmetler üretebilmek, bugüne kadar keşfedilmemiş yollar bulabilmek ve müşterileri ciddiye alıp değer verdiğini hissettirebilmek.


17 Nisan 2012 Salı

Düşüncelerini Ödüle ve Paraya Çevir, Fotoğrafınla Ayrımcılığı Yok Et


Düşündüğünüz şeyleri paylaşarak ödül kazanmak ister misiniz? Appswell uygulaması tam size göre. Appswell uygulaması ile aklınızdan geçen herhangi bir fikrinizi insanlarla paylaşabilir ve insanların o fikirle ilgili düşüncelerini öğrenebilirsiniz. Ayrıca insanlar sizin fikrinizi sevdikçe fikirler listesinde üst sıralara tırmanabilir ve hediye çekleri kazanabilirsiniz. Ayırca uygulamayı geliştiren firma kurumsal firmalara da kullanıcılarının düşüncelerini alabilecekleri arayüzler geliştirme konusunda destek veriyor. Örneğin uygulamayı kullanarak Kraft Foods kendi sektöründeki müşterilerinin mobil uygulamalarda isteyebileceği özellikleri belirleyerek resmi uygulamasını AppStore’a koydu. Appswell şu anda sadece iOS temelli mobil cihazlarda çalışabilen bir uygulama. Yani bu uygulama için bir iPod, iPhone veya iPad’iniz yoksa arada sırada arkadaşınızınkini yürütmeniz gerekebilir. Uygulama ile ilgili detaylı bilgilere aşağıdaki bağlantılardan erişebilirsiniz.



Revolution Mosaic app’da Appswell gibi sadece iOS temelli cihazlarda çalışabilen bir uygulama. Uygulama tüm dünyadaki kullanıcılarından gelecek fotoğrafları bir poster içine yerleştirerek tüm insanların içinde olabileceği bir mozaik yaratmayı amaçlıyor. Hedef 360,000 fotoğrafa ulaşmak. Bu sayıda fotoğrafa ulaşıldıktan sonra yeni poster, fotoğraf gönderen kişilerin fotoğraflarından biri olarak seçilecek ve kullanıcılar bu posterin içini kendi fotoğraflarıyla dolduracaklar. Uygulamayı geliştiren Ian Tuason bu projeyle kitleleri ayrım olmaksızın tek çatı altında simgelemeyi amaçlamış. Ayrıca projesine kaynak yaratabilmek için crowdfounding’den de halen yararlanmakta. Proje ile ilgili detaylı bilgiye aşağıdaki bağlantılardan erişebilirsiniz:




Son bir uygulama da Türkiye’den. Uluhan Grup Beylikdüzü’nde inşaatına başlayacağı yeni toplu konut projesi için isim arayışına girdi ve son zamanların popüler metodu crowdsourcing’e başvurdu. Katılımcılar yaratılacak yaşam alanına isim vererek iPhone ve iPad kazanma şansını yakalarken, tüm katılımcılara da ilgili projede konut almaları durumunda satış fiyatı üzerinden %5 indirim sağlanacağı açıklandı. Aşağıdaki linkten ilgili kampanya sayfasına erişebilirsiniz.

13 Nisan 2012 Cuma

Kendi app'ini Geliştirirken Yardımseverliğini Konuştur



Crowdsourcing uygulamaları son zamanlarda sadece büyük şirketlere değil, küçük firmalara ve hatta bireylere de katkıda bulunabilmekte. Bunun en iyi örneklerinden biri iBuildApp. iBuildApp sayesinde isteyen herkes kendi iOS ve Android uygulamasını geliştirebiliyor. Uygulama kullanıcılara isterlerse belirli arayüzler üzerinden temel uygulamaları ücretsiz geliştirmelerini sağlıyor, isterlerse fikirlerini daha önceden uygulama geliştirmiş veya konularında uzmanlaşmış kişilere açabilmelerini ve o kişilerin uygulamayı onlar adına küçük ücretler karşılığında geliştirebilmesini sağlıyor. Bu sayede normalde şirketlere yüksek paralarla yaptırılan uygulamalar yerine daha uygun fiyata cep telefonu uygulaması geliştirmek mümkün olabiliyor. iBuildApp’ın crowdsourcing açısından en önemli özelliği mobil uygulama geliştirmiş uzman kişilerle parlak fikirli insanların bir araya gelmesini sağlayabilmesi.

iBuildApp web sitesine www.ibuildapp.com adresinden erişebilirsiniz. Ayrıca uygulama ile ilgili kısa bir yazıya http://www.crowdsourcing.org/site/ibuildapp/ibuildappcom/3229 adresinden erişebilirsiniz.


Bir diğer uygulama ise son zamanlarda yaşadığı zor günler nedeniyle manşetlerden düşmeyen Sony’den. Son 4 mali yıldır zarar eden 2011 yılı sonunda açıkladığı rekor zarar ile (6,4 milyar $) çökme noktasına gelen firma maliyetleri düşürmek ve düzlüğe çıkabilmek adına yeni adımlar atmakta. Ancak Sony İngiltere Ofisi tarafından gerçekleştirilen bir Android tabanlı uygulama şirketin farklı bir gündemle öne çıkabilmesini sağladı. Sony +u uygulaması gönüllülük esasına dayalı olup kullanıcıların kendi etraflarında gerçekleşecek gönüllülüğe dayalı sosyal yardım ve dayanışma projelerinden haberdar olmasını sağlıyor. Bu sayede gönüllü çalışmaların daha verimli, kolay ve hızlı ilerlemesini sağlamayı amaçlıyor. Uygulama Sony’nin düzenlediği “Open Planet Ideas” yarışmasına gelen yüzlerce öneri arasından seçilerek Eylül 2010’dan beri aktif olarak desteklenmekte. Uygulamayı Google Play Store’dan indirebilir, detaylı bilgi almak için www.sony.co.uk/+u adresine girebilirsiniz.

12 Nisan 2012 Perşembe

Protestona Eğlenebileceğin Yoldan Git..


Bir süredir hasta olmam sebebiyle çok fazla yazamadığım güzelim SOMYeditepe bloğumuza artık yeni crowdsourcing araçları eklemenin vakti geldi. (Hatta geçiyor bile) Ama bir bakterinin kendi yarattığı kitlesiyle iletişimini güçlü kılarak haftalarca bedenimi terk etmemesi crowdsourcing olayında bakterilerin bizden daha önde olduğunu gösterdi bana. Neyse ki daha iyiyim galiba.

Şimdi anlatacağım ilk crowdsourcing aracı Protest4. Protest4 iOS ve Android işletim sistemi kullanan mobil cihazlar için geliştirilmiş bir uygulama. Bu uygulama sosyal medya üzerinden insanların birbirlerine ulaşarak rahatsız oldukları durumları protesto edebilmelerini amaçlayan ve özellikle Arap Baharı’ndan esinlenen bir uygulama. Her konuda aktivistlerin birbirleriyle iletişim kurması ve organize hareket edebilmeleri için biçilmiş kaftan aslında. Uygulama onay aldıktan sonraki 17 gün içerisinde 150 farklı ülkeden 50000’den fazla kullanıcı tarafından kullanılmış ve bu sayı gittikçe büyümekte. Üyelerinin çoğunluğunun özellikle Mısır, Pakistan, Endonezya gibi ülkelerden olması da dikkat çekici. Uygulamayı kullanan aktivistler başarılı kampanyalar da gerçekleştirmekte. Örneğin Mısırlı aktivistler Alaa Abd-El Fattah isimli bir bloggerın hapiste geçirdiği 2 hafta süresince neler yapabileceklerine dair 2 hafta boyunca online tartışmalar düzenledi. İtalya’da 1000 kadar Berlusconi karşıtı, uygulama üzerinden Berlusconi’nin başbakanlık görevini bırakması için protesto düzenledi. Uygulamanın bu başarıları bazı kişilerin dikkatini çekmiş olacak ki, uygulamanın olduğu sunuculara kökeni belli olmayan hacker atakları düzenlenerek uygulama birkaç kez durdurulmaya çalışıldı ancak başarılı olunamadı. Uygulama ile ilgili detaylı bilgiye aşağıdaki bağlantılardan erişebilirsiniz.


İçimizdeki aktivist duyguları kabartan bu araçtan sonra anlatacağım ikinci uygulama ilkiyle kel alaka kalacak. BMW Ultimate Drive uygulaması navigasyon sistemlerinin bize kısa yol göstermeleri durumuna farklı bir anlam katıyor: “En kısa yol her zaman eğlenceli olmayabilir.” Uygulama kullanıcılardan gelen belirli rota bilgilerini Google Maps üzerinde kendi sistemine işleyerek kullanıcıların beğendiği yolları ve rotaları kullanıcılarına sunuyor. Örneğin, tatil için araçla yola çıkacaksanız sizden önce o yollardan geçmiş kişilerin hangi rotaları izlediklerini ve izledikleri rotada nerelerin kesinlikle gidilmesi gereken yerler olabileceğini, nerelerin geçilmesinin eziyet olduğunu görebilirsiniz. Kimselerin bilmediği yol kenarındaki mükemmel sahilleri veya ormanlık alanları görebilirsiniz. Uygulamayı kullanarak kayıtlı olan rotalar hakkında yorum yapabilir, tavsiyede bulunabilir veya kendi belirlediğiniz yeni bir rota ekleyebilirsiniz. Uygulama hem iOS üzerinde hem de Android üzerinde kullanılabilir şekilde tasarlanmış ve AppStore’dan ya da Google Play’den 50’den fazla ülke için indirilebilir konumda. Uygulamanın halen birkaç eksiği olduğunu ve güncellemelerin ara ara yapılarak bu eksiklerin giderilmeye çalışıldığını da iletmekte fayda var.

Uygulama ile ilgili detaylı bilgiye aşağıdaki bağlantılardan erişebilirsiniz:



Crowdsourcing.org: http://www.crowdsourcing.org/document/bmw-app-crowdsources-fans-favorite-drives/5912

11 Nisan 2012 Çarşamba

New York #lovenyc Yarışması


Sex and the City, Central Park, Fifth Avenue ve Empire State binası dersem ve bunları tek bir simgeyle birleştirmek istersem; sadece   olur. Önceki yazılarımda olduğu gibi anlattıklarımı yaşayarak yazmak isterdim, yani bu haftaki yazı için NewYork’a gidip kendi çektiğim fotoğrafları size iletemek ama ilerisi için sponsor arayışlarım devam ediyor. Bu haftanın konusu, yarattıkları imaj çalışmaları ile tam bir marka olan, bana yılbaşında Times Square'de bulunma hayalleri kurduran Big Apple yani NewYork ve düzenlenen #lovenyc yarışması.
New York sakinleri bugünlerde şehrin en iyi fotğrafı için #lovenyc isimli Facebook fotoğraf yarışmasında güçlerini birleştirdirdiler, #lovenyc katılımcıları arasından jüri şu anda en iyi 10 görüntüyü seçti ve yayınlandı. Nisan 15’e kadar en iyiyi seçmek için oylama devam ediyor olacak.
Fotoğrafların hepsi inanılmaz derecede yaratıcı, bunun yanı sıra yaşanyanların gözünden NewYork’u ve neden bu şehri sevdikleri görmek etkileyici. Fotoğrafların yarısı profosyonel/ klasik kameralar ile çekilirken diğer yarısı bazı aplikasyonlar ile desteklenmiş akıllı telefonlar ile çekilmiş. Yarışmada fotografları ise kesinlikle Instagram ve Hipstamatic kullanmak ve filtrelemek için cesaretlendiriyor.
NYC Devlet kanalları tarafından oluşturulan ilk sosyal medya crowdsourcing girişimi olarak kabul edilen #lovenyc yarışmasına 250 sosyal medya accountundan giriş yapıldı. Devlet ile halkın iletişimini artırmak adına her ay düzenlenebilecek farklı girişimler için güzel bir başlangıç olması bekleniyor.
Yarışmanın kazananını farklı/komik bir ödül bekliyor -NY şehrinin bir günlük resmi Instagrammer sıfatı –. Ayrıca kazanan fotoğraf  Times Square billboard ve NYC kurumsal Facebook, Twitter and YouTube hesaplarında yayımlanacak.
Sizin favori fotografınız hangisi?

Eric Whitacre ve Sanal Koro

Müziğe olan ilgimiz kişisel boyutta değişkenlik gösterse de, sonuç olarak her zaman muazzamdır. Eski zamanlarda insanlar müziğe olan ihtiyaçlarını, bu işin ehli olan sanatçıların etrafını çevirerek ve onları saatlerce dinleyerek gideriyorlardı. Bilgi toplumuna yaptığımız ani sıçrayış sonrası, "amatör" kavramının yükselişe geçmesi ile, bu durum biraz değişti.
Klasik müzik için konuşacak olursak, bu tarzda ki yapıtlar, tıpkı kendileri gibi klasik ortamlarda, yüz yılları devirmiş salonlar da, büyük bir kasvet içerisinde topluma sunuldu. O sofistike ortam insanları gereğinden fazla etkiledi ve tüm kitleye ulaşmak yerine kendi seyircisini yarattı. Her sanat dalında olduğu gibi, bu lükse ulaşamayanlarda ise sadece uzak bir tutkuya, bir hayale dönüştü.

Ünlü orkestra şefi Eric Whitacre üniversiteye kendi deyimi ile rock müzik yıldızı olmak için gitmişti ama beklediğini bulamamıştı. Müziğe olan ilgisini kaybetmemek için üniversitenin korosuna katıldı. Koro ile yaptığı ilk çalışmada çalan müzik Mozart'tan Requiem olmuştu ve bu bestenin ruhu zincirleyen notaları onun hayatını değiştirdi.

Yıllar geçti ve Eric Whitacre harika bestelere imza attı. Büyük bir hayran kitlesi yarattı. Bir gün YouTube'da izlediği bir video sonucunda bu zamana kadar kimsenin aklına gelmeyen bir projenin de temellerini attı. Genç hayranlarından biri Eric Whitacre'ın "Sleep" isimli bestesinin bir bölümünü, bilgisayarı karşısında çektiği bir video'da seslendiriyor ve bu işi gerçekten iyi yapıyordu. Video ilk yayınlandığı andan itibaren bir çok kişi tarafından izlenmişti. Eric Whitacre, dünyanın bu iş için yetenekli binlerce amatör ile dolu olduğunu fark etmişti, ve "sanal koro" fikri bu şekilde doğdu. Whitacre, koroyu yönetirken yaptığı hareketlerden oluşan sessiz bir video yayınladı. Bu yönetim video'su sayesinde, bestelerine eşlik eden amatörler karşılarında bizzat Eric Whitacre tarafından yönetilerek, besteleri seslendireceklerdi.


Kısa bir süre içerisinde binlerce amatör ses, Eric Whitacre'ın yayınladı Lux Aurumque bestesinin yönetimine uyarak, bu bestenin bölümlerini seslendirdi ve videolar çığ gibi büyüdü. Yine bir hayranı Eric'e bir teklif götürdü ve bu video'ları birleştirerek, koro biçimine sokabileceğini söyledi. Eric'in cevabı; "Bende senin gibi birini arıyorum" oldu. Hayranı,  seçilen 185 videoyu birleştirdi ve ortaya Eric Whitacre yönetiminde ilk sanal koro ortaya çıktı.


Bu harika fikir büyük beğeni topladı ve Eric Whitacre, iki tane farklı besteye ait yönetim videosu daha yayınladı. Bu sefer seçilen seslerin sayısı binleri geçti ve ortaya "amatör" seslerden oluşan dev bir bulut çıktı.
Tarihte ilk kez gerçekleştirilen bu proje sayesinde Eric Whitacre, dünyanın en büyük sanal müzik topluluğu olan "Sanal Koro" 'yu yönetiyor. Her ülkeden birleşerek seslendirilen bu besteler ise dinleyenlere hoş bir deneyim yaşatıyor. Bu hamle ile klasik müzik adına hayaller üreten ve kendilerini o koronun bir parçası gibi görmek isteyenler, kasvetli dev sahnelerde değil de, kendi evlerinin sıcak koşullarında bu koronun bir parçası olma deneyimini yaşayabiliyorlar.


“Kitlelere neden ihtiyacınız var?” DARPA’dan Yanıt!!



     Hepimizin bildiği gibi Crowdsourcing artık özel sektörde de, devlet kurumlarında da sıkça kullanılmakta. DARPA’nın yeni çalışmasında Georgia Tech Araştırma Enstitüsü, Vanderbilt Üniversitesi, Pennsylvania Üniversitesi gibi üniversitelerden kimi bilim adamları ve Massachusetts Institute of  Technology ile General Electric'ten birer ekip yer almakta.

      Peki DARPA neden , imalat sürecinde Crowdsourcing kullanıyor? Yanıt basit. Çünkü Pentagon için bir şeyler tasarlamak ve inşa etmek gerçekten çok uzun zamanla ve yüklü maliyetlerle mümkün. Yeni bir zırhlı personel aracı veya bir tank için oluşturulan fikirden imalat sürecine  kadar harcanan süre genelde 10 ila 20 yıl. Haliyle DARPA küçük bir yardım için Crowdsourcing’e başvurarak birkaç yıl kazanmayı hedefliyor.




     DARPA’nın yakın vadeli hedefi, Marines için amfibi (hem karada hem denizde hareket edebilen) bir araç tasarımı üzerine fikirler toplamak. İlk yarışma, 1 milyon dolarlık ödül ile, önümüzdeki yılın başları için planlanıyor. Ardından, yaklaşık altı ay sonra, şasi ve diğer alt sistemler için yine 1.000.000 $ ödüllü bir yarışma yapılacak. 2014 yılında ise bütün bir araç için en iyi tasarım yarışması düzenlenerek 2.000.000 $ ile ödüllendirilecektir. 

  Çeşitli sektörlerde bu yaklaşımı başarıyla kullanılabilir.- otomotiv, bilgisayar yazılımı, bilgisayar donanımı, vs - Üstelik Crowdsourcing’le üretim hem daha hızlı hem de daha ucuz. 


9 Nisan 2012 Pazartesi

İlle de 'Crowd' olsun!

Online iş dünyasının en güçlü trendlerinden biri olan 'Crowdsourcing' kavramı birçok sektörün ilgisini çekerken, kurumlar crowd iş modelleri ile nasıl gelir elde edebileceklerini kavramış gibi görünüyorlar. Ross Dawson ve Steve Bynghall,  kafa yorup  kaleme aldıkları 'Getting Results from Crowds' isimli kitaplarını   bir infogrfikle tanıtırken ortaya faydalı bilgiler de çıkmış. Kar amacı gütmeyen kuruluşlar da dahil olmak üzere 8 farklı sektörde  'crowd'u ele alan ikili bu modellerin arkasında yatan başarı hikayelerini ve bu konudan nasıl kar elde ettiklerini ele almış.

Örneğin medyada 'crowd' bilgi ve içerik  paylaşımı olarak kullanılırken, sivil toplum örgütlerinde toplumların birbirleri ile olan dayanışmalarını arttırabiliyor.


500
İkinci infografike crowd iş modellerinin hangi sektörde ne kadar başarılı olabileceği
anlatılmış. Örneğin bazı iş modellerinde kullanıcıdan üyelik ya da işlem ücreti alınırken, kitap bu yöntemin en çok yatırım yapma konusunda başarılı olabileceğini gösteriyor.

Tanımlamalar, analizler, kitaptan alıntılar için www.resultsfromcrowds.com ziyaret edebilirsiniz.



7 Nisan 2012 Cumartesi

Sıradan bir Porsche mi? Yok istemem...

   “Onun arabası var güzel mi güzel, şoförü de var özel mi özel” şarkısı dilime nasıl olduysa dolanırken Ataşehir sokaklarında yürümeye devam ediyorum. Sokaklarda arabalara bakıyorum ve fark ettim ki ne marka olursa olsun hepsi aynı(basit iç donanım farklılıklarını saymıyorum). Düşünün ki yaklaşık 200bin Euro vermişsiniz Porsche 911Carrera Cabriolet almışsınız ve kırmızı ışıkta bekliyorsunuz bir baktınız yanınızda Porsche 911 aynı sizin seçtiğiniz renk; siyah. 200 bin Euro’yu ışıklarda aynısından görmek için mi verdiniz! Kişiye özel spor programlarına kayıt oluyoruz, tatil planlarını yaptırtıyoruz, tasarım ayakkabılar alıyoruz yani yaşamımızı insanın doğası gereği hep kendimizi birazcık daha özel hissedebilmek, özel hizmet alabilmek için tasarlıyoruz.
 

   Araba markaları arasında bu ihtiyacı fark eden ve sosyal medyada crowdsourcingi kullanan ilk marka Citroen oldu. “Siz Beğenin, Biz Yapalım” ana mesajıyla oluşturdukları facebook aplikasyonu ile yeni Citroen C1 Connexion modelinizi kendi zevkinize göre dizayn edebiliyorsunuz. Zevkine güvenen katılımcılar kendi istedikleri renk ve altı adet konfigürasyon özelliklerinden seçip/ ekleyip (bu da bir başlangıç) yarattıkları araçlarını görme şansına sahipler. En heyecan verici tarafı ise sizin dizaynınız en popüler tasarım seçilir ise bu sene sonlarına doğru C1 Connexion markası tarafından seri üretimine geçiliyor olması. Sizin yarattığınız araba tüm dünya sokaklarında! Ayrıca ilk üretilen seriden yeni C1’iniz olması yüzünüzü gülmesi için başka bir neden.


   30 Nisan tarihine kadar açık olacak bu tasarım yarışması ile facebook gücünü arkasına alan Citroen; kitlelerin gücünü, zevkini ve hikâyelerini yeni tasarım C1 Connexion modeline aktarmanın, ben ise yarattığım arabayı görmenin ve kazanma ihtimalimin keyfini çıkarıyorum.
Siz de denemek isterseniz buyurun Facebook meydanına

3 Nisan 2012 Salı

Şirketlerin Yeni Vazgeçilmezi Crowdsourcing


   Bugün anlatacaklarıma geçmeden önce  sevgili bölüm arkadaşım, aynı zamanda bu blogun yazarlarından biri olan Atınç'ı tebrik etmek istiyorum. Çünkü kendisi bugün baba oluyor,  hatta belki de şuan, şu saniye olmuş bile olabilir. :)  Öyleyse kendisine Uğur Özmen'in şu yazısını gönderip, babalık hayatında başarılar diliyorum. :D


 


  Gelelim şirketlerin yeni vazgeçilmezi olan Crowdsourcing'e; Yenilikçi olmak için ne yapabiliriz? Bu, pek çok şirketin bugün kendine sıklıkla sorduğu sorulardan biri.  Yenilik fırtınası tüm sektörlerde almış başını gidiyor ve değişime ayak uyduramayanları da sağlam tehdit ediyor. Teknolojik gelişmeler günden güne değiştirmekte ve aslında bugün, yarın olduğunda eskimiş olabilir. Öyleyse nasıl yenilikçi olunabilinir?

  Günümüzde, Crowdsourcing  yenilik geliştirmek ve daha verimli, daha iyi ürünler ortaya koyabilmek için giderek daha iyi bir yol olarak kabul edilmektedir. Çünkü, Crowdsourcing daha hızlı ve daha düşük maliyetle pazara ürün getirebilir. Procter & Gamble da Pringles kutuları üzerindeki  görüntüleri  yazdırabilmek için bir yol bulmak üzere Crowdsourcing’i denedi  ve Bologno’da bulunan küçük bir İtalyan fırını hamur işleri üzerine hali hazırda görüntüleri yazabilmekteydi. Crowdsourcing ile yolları kesişti ve böylece P & G hem sorununa çözüm buldu hem de pazara bu çözümü sokmayı başarabildi.
  
  Crowdsourcing bu durumda başarılı olunca P & G Crowdsourcing çalışmalarını genişletmeye karar verdi. P & G’ın yenilikleri halen tam yüzde 50 oranında dışarıdan işbirliğine dayanıyor.



 Yalnız P & G değil, artık birçok büyük şirket üretimde yenilik için kalabalıkların bilgeliğinden destek almaya başlamış durumda. Bunların arasında Johnson & Johnson, Chlorox, 3M, Henkel ve daha birçok şirket  yer almakta.

Bir "Açık İnovasyon Platformu"
  OpenIDEO, İnterneti canlı, taze ve dinamik tutmak için yeni fikirler üretilmesi üzerine yapılandırılmış bir “açık inovasyon platformu” olarak tanıtıyor kendisini. Malum artık Web girişimciliği küresel ekonomi için önemli bir yapı taşı olarak görülmekte buradan bu yarışmayı takip etmek ve hatta katılımda bulunmak mümkün.