29 Mart 2012 Perşembe

Crowdfunding ÇALIŞMA AŞAMAS'na gelelim..


Crowdfunding kavramına küçük bir giriş yapmıştık kısacası “Bir proje için gereken maddi kaynakları, projeye ilgi duyan insan topluluğundan elde etmek” diyebiliriz. 


Crowdfunding faaliyetinin ilk aşamasında insanları buluşturan bazı platformların rolü çok büyük. Bu platformların en yaygın olanları Kickstarter ve IndieGoGo

Bu örnek iki pazarda, insanlar finansman aradıkları projelerini iyi bir sunum ile ziyaretçileri etkilemeye çalışıyorlar. 

Projenin gerçekleşmesi için gereken finansmanın sağlanması halinde kazanacakları miktarlardan bahsedilir. Projede çalışacak olan kadronun bilgileri de bildiriyor. Sunum sayfalarında video, metin ve illüstrasyon gibi örnekler yer alırken, ikna edici unsurlar kullanılır.. 

Hayrına mı Para Yatırıyoruz? 

İyi bir sunumun ardından birazda verdiğimiz vaatleri desteklemek adına katkıda bulunanları kendilerini özel hissettirecek hediyelerle verilebilir.. 
Crowdfunding süreçlerine katılmanın en çekici yollarından birisi de belki budur.. 

Proje sahipleri katkı miktarları için 4-5 paket belirlerler. Örneğin teknoloji ürünü için 50 TL veren bir kişi çıkan ürüne ilk ulaşın olur. Daha fazla miktar verdiğinizde ise değişiyor ilk ürün size posta ile gelebiliyor. 

Her proje için yapımcılar değişik yöntemler belirliyor ama hepsinin ortak yanı, katkıda bulunanlara özel bir takdirle yaklaşılması ve iyi bir ürünün ortaya çıkışında yardımcı olduğunuz hissini yaşatabilmesidir. 

Nasıl Çalışıyor? 

Projelerin belirli bütçe hedefi oluyor. örneğin 5 bin dolar. Bu rakama ulaşabilmek için bir zaman belirlenir.

Bu zamanın sonunda belirlenen rakam kadar katkı yapıldıysa, para proje sahibine iletiliyor. Rakam bu barajın altında kaldıysa bilgilerini ilettiğiniz kredi kartınızdan bir kuruş bile çekilmiyor. Tüm işlemler, Amazon’un e-ticaret sistemi üzerinden gerçekleşiyor. Yani, katkıda bulunmak isteyenler için bir risk yok. 

Bu sistem karşılıklı güven esasına dayalı çalışıyor. En büyük payı, ortaya en az bir kez sağlam ürün koymuş ve kendini kanıtlamış insanlar alıyor. Bu gibi başarılı projelerin sahipleri, zaten Reccomended / Featured gibi etiketlerle öne çıkarılıyor. Ama hayatında ilk kez Crowdfunding başvurusunda bulunan insanların da ikna edici bir fikirle gelmeleri durumunda, projeleri başarıyla destekleniyor. 

Proje kapsamında katkıların hedefi aştığı  durumlarda, vaat edilen ödüllerden herkes eşit bir  şekilde yararlanıyor. Ek olarak proje sahipibi, projenyi istediği gibi büyütebiliyor. Bu genellikle projenin beklenen daha fazla ilgi görmesi ile yeni ihtiyaçlar doğurmasıyla oluyor yeterli gelmemesi gibi..

27 Mart 2012 Salı

Gerçek: Ne Apple Ne Facebook/Yenilikçi DARPA


  Bugün, Amerikan yenilikçiliğinin en ünlü ismi, ne Apple, ne Google, ne de Facebook'tur. İkonik bir Amerikan yenilikçisi olan DARPA’dır. Fakat bu devlet kuruluşu ne bir kar elde eder, ne de tek bir tüketici ürünü satar. DARPA , Savunma İleri Araştırma Projeleri Ajansı, güvenlik için bilim ve teknolojinin önemini yansıtmaktadır. Savaş, bir temel ihtiyaç olmamakla birlikte, icat kabiliyetinin çıkış noktasıdır.

  Pentagon Ar-Ge için  yıllık  75 milyar dolardan fazla harcamaktayken ; DARPA'nın payı 3 milyar dolardır. Buna karşılık, Ford, GM, Intel, Microsoft ,Cisco ve Merck  Ar-Ge için DARPA’dan fazla harcamaktadırlar.


  ARPANET, yani yeni adıyla DARPA soğuk savaş sırasında geliştirilen ve başlangıçta geniş alanlı ağların denenmesi için bir test ortamı olarak kullanılan bu platform, daha sonra genişletilerek zamanla günümüzdeki internet ağı haline gelmiştir .

  Son on yılda, DARPA’nın bir nevi güç kaybetmesinin sebebi,  Irak ve Afganistan savaşlarında dikkatini ve kaynaklarını tüketecek bir çok muharebe hizmetini kabul etmesidir. Anthony Tether  (DARPA'nın o zamanki müdürü), Irak ve Afganistan'da yol kenarına yerleştirilen bombaları engelleme teknolojilerindeki icat  zorluklarından ve milyonlarca dolar harcanmasına karşın çözüm üretilememesinden şikayetçiydi. 

   DARPA’da Temmuz 2009'da kuruluşun ilk kadın yöneticisi olarak Regina Dugan göreve başladı.Dugan Crowdsourcing’i benimsemişti. Aslında bir çok şeyin kitlelere açılması askeri gizliliğe aykırı görünebilirdi ancak Dugan’ın sıradışı yaklaşımı birşeyler yaratmaktan keyif alan zeki insanları iş sürecine dahil etmeyi savunuyordu.



 Dugan yenilikçiliğin ancak istekli ve  yaratıcı insanları bir araya toplamakla mümkün olabileceğine inanıyordu. DARPA'nın Dugan’la birlikte edindiği yeni hedeflerden bazıları; Mach 20 (insansız planör) ve pandemik aşı olarak sayılabilir. DARPA böylece neredeyse herkese açık yarışmalar yapmaya başladı. Dugan 2012 Mart’ta Google tarafından işe alındı.


Kaynak

Buz gibi bir bira hemde sizin tasarladığınız şişede

     Güneşin içimizi ısıttığı, içimizin ise buz gibi bira çektiği şu günlerde Heineken farklı yarışma tasarımıyla yüzümüzü güldürüp baharın geldiğinin sinyallerini veriyor.
   Gülümseyen “e” harfli marka tasarımı ile Amsterdam merkezli yenilikçi bira markası Heineken, 140.yıldönümünü kutlamak için global bir dizayn yarışması düzenledi ve yine 6 milyondan fazla facebook fanı ile başarılı bir sosyal medya kampanyasına imza atmış oldu.

   Heineken’in geleceğin şişesini dizayn etmek için düzenlediği yarışmada katılımcıların azıcık sanat zevkine sahip olması ve biraz da bira sevmesi yeterliydi.
   Yarışmanın en ilginç özelliği de katılımcıların yaratıcı dizaynlarını hiç tanımadıkları belkide başka bir ülkeden/kıtadan biriyle birlikte oluşturmalarıydı. Yarışmacılar, Heineken’nin bir sonraki “Limited Edition” şişe tasarımına isimlerini yazdırabilmek için gelecek 140 yılda tüm Dünya’dan insanların birbirleriyle nasıl iletişime geçeceklerini sembolize ettikleri çift tasarımlarını gönderdiler. Dünya’nın dört bir yanından gelen başvurular 31 Ocak, 2012 tarihine kadar Heineken’nin facebook sayfasına yapıldı.
  20 bin başvuru içerisinden son 3 final çifti belirlendi. Finale kalan 6 kişi, farklı geçmişi ve ülkeyi temsil ediyorlar. Kazanmaya bir adım yakın finalist çiftler; Porto Riko’dan Ray Muniz ve Bulgaristan’dan Gusztav Tomcsanyi, Sırbistan’dan Stefan Pilipović ve İtalya’dan Fabio Cianciol, Meksika’dan Rodolfo Kusulas avusturya’dan Lee Dunford. Kazanan grup ve dizaynı ise bu hafta belirlenip duyurulacak.

   Markaların müşterileriyle nasıl samimi bir iletişime geçtiğinin ve süreçlerine onları dahil ederek kitlelerin gücünü kullanarak yeni pazarlamanın kuvvetini kullanan Heineken, kazanan tasarımı  Aralık 2012’de gerçekleştirilecek yıldönümü kutlamaları ile tüm Dünya’ya sunacak, Tabi ki tasarımcılarda  isimleri şişe üzerine yazıldıüından dünya çapında birer yıldız olacaklar.

   Ps. Bu yazı geçen haftaya aittir evet geç yayınlandı, evet, sırf konuyu sizlere doğru taşımak için Amsterdam’a gidip Heikenen müzesi gezilmiştir, evet, gecikmenin tek nedeni budur… J

26 Mart 2012 Pazartesi

2015'te ne yapacağınızı biliyoruz


Yıl 2015… İlk söylendiğinde kulağa uzak gelmemesine karşın,  bir çok kişi yaşadığımız online hayatın 3 yıl sonra  çok farklı olacağını savunuyor. Sosyal ağların çoğalması, aplikasyonların ve bulut bilişimin artması gün içinde daha fazla online olmamızı sağlayan nedenlerden birkaçı olacak gibi görünüyor.

NeoLables’ın  hazırladığı  ‘Digital Life: Today and Tomorrow ‘ isimli video infografik  geleceğe bu konuda adeta  ışık tutuyor. Özellikle  mobil kullanımının artmasına dikkat çeken bu video,  2010 yılında dünya genelinde 14 milyon olan mobil internet bağlantısı olurken, bu sayının 2015’te 788 milyona ulaşacağını gösteriyor.    Öte yandan 2010 yılında mobil aplikasyonlardan 2.200 milyon dolarlık gelir sağlanırken, bu durumun 2015’de 37.5 milyon doları bulması bekleniyor.  




24 Mart 2012 Cumartesi

KONY 2012: Görünmez Çocuklar


İnsanlık olarak en değerli mirasımız, tartışmasız olarak çocuklarımızdır. Onların yaşamı, eğitimi, sağlığı ve mutluluğu için çalışıp çabalıyoruz. Onlar bize bahşedilmiş en büyük armağan. Peki size bir soru: Birileri gelip, yavrularınızı sizden koparıp, onları kendi amaçlarına hizmet etmeleri için ateşin ortasına bırakırsa neler hissederdiniz? Duyması bile korkunç olan bu cümleyi, Uganda'da binlerce aile her gün haykırıyor.
İnsanlığın düşmanı olan bir şahıstan bahsediyoruz. Bu şahsın hedefi, mal, para ve ünvandan daha öte. Joseph Kony, nesilleri ve geleceği hedef alıyor. Çocukları hedef alıyor.
Yüzlerce yıldır, sömürge altında, iç savaşlarla ve kanla yoğurulan, insan oğlunun göz yumarak cehenneme çevirdiği Afrika kıtasında yaşanan bu drama, büyük devletler yıllarca sessiz kaldı. En sonunda bir kişi cesaret gösterdi ve burada ki felaketi yıllarca kendi gözleriyle izledikten sonra, bir film çekerek bunu tüm dünyaya duyurdu. Jason Russell'dan bahsediyoruz.  Onun yaptığı bu hareket sonrası, insanlar belki de sessiz kalmaya utandılar, belki de bir şeylerin farkına vardılar. Sonuçta harekete geçtiler. http://www.kony2012.com/ web adresinden harekete geçen organizasyon yazının girişindeki video ile amaçlarını ve Joseph Kony' i insanlığa tanıttılar. Aynı siteden bağış toplayan kuruluş, çok kısa zamanda milyonlarca takipçiye ulaştı. Vaktini bilgisayar başında geçiren onca insan, hiç tanımadığı ama kurtarılmaya muhtaç çocuklar için, gönüllü bir işçi edasıyla, bu buluta katıldı. Her viral yapı gibi İnternet üzerinden başlayan KONY 2012 hareketi, oluşturduğu "destekçi bulutu" ile birlikte 30 Nisan 2012 tarihinde sokaklara inecek. Bu kampanya ile birlikte, yıl sonuna kadar insanlık suçlusu Joseph Kony'nin yakalanması ve bu istismara son verilmesi bekleniyor.
Unutmayalım ki kayıtsız kalınan her dakika, belki de gelecekte bizi bulacak olan kötü bir kaderi doğuruyor. Biz; medeniyetin merkezindekiler, yoksulluğun yönettiği Afrika üzerinden gözlerimizi çevirdiğimiz her saniye, bizim geleceğimiz, tüm insanlığın mirası olan bir çocuğun elindeki oyuncak alınıp onun yerine makineli bir tüfek tutuşturuluyor. Günü geldiğinde bu çocuğun, bizim çocuğumuz olmasını istemiyorsak eğer, harekete geçip bu kampanyaya destek vermeli ve bunu yaratacak sebebi ortadan kaldırmalıyız.



" Ağlayan bir çocuğun, göz yaşlarını silmektense, onu ağlatan sebebi ortadan kaldırmak daha önemlidir !"
 Ernesto Che Guevara

22 Mart 2012 Perşembe

Crowdsourcing sarmış dört bir yanımızı!

 ‘Crowdsourcing’, şirketlerin üretkenliğini ve verimliliğini artırmak, araştırma ve işçilik maliyetlerini düşürmek amacıyla  kullanılırken, bu  kavram ilk olarak teknoloji dergisi Wired editörü Jeff Howe tarafından kullanılmışır. oBiz.media.com tarafından yapılan bu infografik,  ‘crowdsourcing’ kavramının çıkış noktasını,  hangi amaçlarda kullanıldığını ve 'crowdsourcing'in olası olumlu ve olumsuz yönlerini ele alıyor.
Gazeteci Jeff Howe, teknoloji dergisi Wired’ın 2006 yılındaki bir sayısında kaleme aldığı ‘Rise of Crowdsourcing’ ( Crowdsourcing’in yükselişi) isimli makalesinde Crowd ve outsourcing kelimelerini birleştirerek  ilk kez ‘Crowdsourcing’ sözcüğüne yer vermiştir.
Fansourcing, crowdcasting, open sourcing, crowdfounding, mass collabration gibi tanımlamalar da karşımıza çıkan ‘Crowdsourcing’de şirketler, ya da bireyler online topluluklara ya bir yarışma ya da bir işbirliği ile sahip oldukları sorunların çözülmesi için açık bir çağrıda bulunuyorlar.
Amazon, Wikipedia, Netflix, iStockphoto.com, Crowdsourcing iş modeli ile çalışan şirketler arasında yer alıyor. İnfografik ayrıca Crowdcourcing’i kimin hangi amaçla da kullanıldığını gösteriyor. Örneğin fold.it isimli sitede kişiler  'protein katlanması' oyununu oynayarak, bilim insanlarının hastalıklarla savaşmasında yeni yollar bulmalarına  yardımcı oluyor.
Fayda ve zararları
Infografike göre, crowdsourcing’in faydaları ve zararları da var. Crowdsourcing, işletmelerin tüketicileri/ izleyici-dinleyicileri ile iletişime geçmesini sağlıyor.
Crowdsourcing sayesinde bir ürünün iyileştirilmesi ve geliştirilmesi oluşan iş birliği ya da yarışmalarla daha kolay ve etkili bir biçimde sağlanabiliyor
Crowdsourcing freelance çalışan topluluklardan oluştuğu için küçük işletmelerin sorunlarını çözmeleri için  daha az bütçe ayırmalarını sağlıyor.
Öte yandan, crowdsourcing yaptığnız işten verimli bir sonuç alacağınızın garantisini vermiyor.
Sıkça tekrarlayan crowdsourcing projelerinin sonucunda hiçbir ücret ödenmemesi, projenin yönetilmesinde bir takım zorluklara neden olabildiği gibi  şirket sürdürülebilirliğini riske atabiliyor hatta müşteri sadakatini düşürebiliyor.
Detaylı verileri barındıran  infografikte yazdıklarımdan çok daha fazlasına ulaşabilirsiniz.

21 Mart 2012 Çarşamba

Google Maps, IBB Trafik'e Rakip Olur Mu?

Google Maps takımının 2008'de başlattığı maps üzerinden araç trafik yoğunluğunu yayınlama projesi tüm hızıyla devam ediyor. Bu aslında bizim bildiğimiz ve her gün kullandığımız IBB Trafik uygulamasından pek de farklı değil. Farkları IBB yol kenarlarına koyulan bir nevi hız ölçer cihazlardan trafik datasını çıkaırken; Google Maps, uygulamanın yüklü olduğu telefonlardan gelen dataları derleyerek bir yoğunluk haritası çıkarıyor.Aslına bakarsanız, Google Maps'in yaptığı tam bir crowdsourcing örneği. Tüm Maps kullanıcılarının gönüllü olarak gönderdiği bilgiler sonunda insanlık yararına süper bir amaca hizmet ediyor.



Maps takımından gelen son bilgiye göre Maps yoğunluk haritası şu an için Norveç, Yeni Zellanda, Hong Kong, ABD'nin bir kısmı ve 13 farklı Avrupa ülkesini kapsıyor. Uygulamanın şimdiden bu ülkelerde çok ses getirdiğini ve büyük takdir topladığını söyleyebiliriz. Bu arada Yandex'in de GMaps tarzı telefonlara yüklenen özel bir uygulama ile veri topladığı ve yoğunluk hartitasını çıkarabildiğini biliyoruz. Hatta ilerleyen günlerde Yandex sesli navigasyon kullanımının olacağı da gelen bilgiler arasında.

Crowdsourcing ve Crowdfunding'i anlatan bir çalışma

Anlatımların en kolayı video ile anlatımdır.
İyi seyirler


Projeyi destekleyen hizmet sağlayıcıları :

99Designs and GeniusRocket: Crowd Creativity
CrowdEngineering: Distributed Knowledge
Innocentive: Open Innovation
Lionbridge, 10EQS and Amazon Mechanical Turk: Cloud Labor
RocketHub: Crowdfunding
SmartSheet, CrowdControl, Spigit and Brightidea: (Crowdsourcing) Tools

20 Mart 2012 Salı

Açık İnovasyon Örnekleri

  İlk paylaşacağım inovasyon örneği bu kez sağlık sektöründen Sanofi ilaç firmasının düzenlediği bir inovasyon yarışması "Diyabet hastalarına nasıl yardım edebilirsin?"




5 yarı finalist: 20.000 $
2. finalist: 10.000 $
1. kazanan: $ 100,000

23 Mart 2012 - Son başvuru günü.
30 Mart 2012 - 5 yarı finalistlerini açıklanacak ve 20.000 $ ile ödüllendirilecek.
16 Mayıs, 2012 - 5 yarı finalist New York’ta Demo gününe katılacak. Demo Gününde Videolar Web Sitesinde de yayınlanacak ve açık oylama bir hafta sürecek.
24 Mayıs, 2012 - İki finalist açıklanacak ve bir toplum alımı egzersizi yapılmak üzere 10.000 $ ödül verilecektir. Topluluk alımı egzersizi diyabet ile yaşayan insanların gerçek tepkilerini toplayabilmek için yapılacaktır. Finalistler sponsorlar ile topluluk alım yerini ve biçimini belirleyeceklerdir.
16 Temmuz 2012 - Kazanan duyurulacak ve çözümü tamamen geliştirmesi için 100,000 $  verilecektir.

 Diğer bir açık inovasyon örneği ise yine bir yarışma! Bu video Walmart'ın yarışmasına katılan 4.000 fikirden yalnızca biri. Zandy sandalyesi karı koca Zach ve Candiace Craft Schroeder’in eseri. Esasen yerleşik bir akülü elektrik süpürgeli bebek sandalyesi.





Yarışmanın temel dayanak noktası çok basit: 21 Aralık & 22 Şubat arası mucitler ve diğer yaratıcılar ürünleri için kısa tanıtım videoları hazırlayıp bu sitede paylaşmışlar ve şimdi oylama zamanı. Paylaştığım video dışında bir çok yenilikçi, komik ve sevimli videolar bu sitede yer almakta. Göz atmanızı öneririm.


19 Mart 2012 Pazartesi

Crowdfunding


İnternetin bize verdiği imkanlar arasında yer alan finansman biçimine “katılımcı finansmanı” ya da “kitle fonlaması” deniliyor. Gerçek adıyla “Crowdfunding” Sosyal sorumluluk, Sanat, Kültür gibi projelerin yanınsıra artık her sektörde kullanılabilir hale geldi.
Facebook, Twitter, FriendFeed ve blog siteleri gibi sanal platformların etkisiyle gelişen yöntem geniş kitlelerce yapılabilir hale gelince bu model, her geçen gün artarak kullanılmaya başlandı.
Şu bilinen bir gerçek ki iş bulamayan kişiler hemen ticarete girer ve en kısa yoldan nasıl köşeyi dönebilirimin hesabını yapar. Oysaki  bu işler artık bu kadar kolay değil ve giderek daha de zorlaşıyor. 
AKREDİTE YATIRIMCI
Amerika’da ve bazı ülkelerde akredite yatırımcı denilen bir kriter var. Bu kritere göre sizlerin yeni kurulacak bir işletmeye yatırım yapmanız, bir Ltd. şirketine ortak olmanız, Özel Sermaye Piyasası (halka açık olmayan şirketlere yatırım yapılan piyasa) ve melek yatırımcılık (parası ve sektörel tecrübesi olan insanlar) networklerine yatırım yapabilmeniz için akredite yatırımcı olmanız gerekiyor.
Ben gideyim de şu küçük firmaya yatırım yapayım bu şirlet çok büyüyecek diyemiyorsunuz. ABD bu tür yatırımları risk seviyesi yüksek olan yatırımlar arasında görüyor bunlara yatırım yapacak ve dolayısıyla bunların sağlayacağı büyük karları almak için akredite yatırımcı olmak denilen bir kriter getirmiş.
Akredite yatırımcı olmak için oturmuş olduğunuz ev hariç en az 1 Milyon dolar, bugünün kuruyla yaklaşık 1.8 Milyon Türk Lirası Net varlığınızın olması gerekiyor. Ya da son iki yıldır yıllık en az ikiyüzbin dolar  kazancınız olması gibi şartları var.
 ÇÖZÜM..
İşte ABD’liler bu açığı kapatmak için Crowdfunding yönteminden faydalanmayı düşünmüşler. Bu sayede akredite olmayan küçük girişimcilerin henüz yeni olan işletmelere yatırım yapmalarına imkân sağlayacak bir boşluk oluşuyor.

18 Mart 2012 Pazar

Kickstarter !

Son zamanların büyük çılgınlığı Pinterest'in kurucularından Ben Silbermann pinterest'i yaratırken esinlendiği ve beğendiği platformları belirttiği söyleşide Kickstarter'ın önemine dikkat çekiyor.

Silbermann her zaman sosyal medya ve ürünlere karşı ilgili olduğunu belirtiyor. Bu alanda bir iş kurma düşüncesi kafasında ilk belirdiğinde takdir ettiği Twitter'ı yada sevdiği bir forum olan Reddit'i örnek almayı düşünmüş. Diğer sevdiği projeler arasında Instagram ve Kickstarter bulunuyor. 

'Ben gerçekten Kicstarter ile yaşıyorum, bence muhteşem. Kickstarter'ın  fikri çok romantik. Birşey inşa etmek istiyorsun ve insanlar bunun gerçek olduğunu görmek istiyorlar.' diyor Silbermann.

Kickstarter yaratıcı projelerin sunulduğu ve desteklendiği  crowdsource bir platform aslına bakarsanız. Yaratıcı bir proje yeterince bilinir ve desteklenirse gerçekleşeceğine inanan kalabalığın oluşturduğu bir platdorm. Siteye facebook hesabınızla kolayca giriyor. Yaratmak istediğiniz, hayal ettiğiniz proje ve detaylarını giriyorsunuz. Projenize inanan fanlarınızla birlikte projenizin gerçekleşmesi için koşturuyorsunuz. Bu arada sizi destekleyen iştirakçilerinize proje bitiminde pay veya para vereceğinizi vaad edebilir yada gönüllü yapılabileceğine inandığınız bir proje ise bedelsiz destek bekleyebilirsiniz. Yada daha kolayı inandığınız veya etkilendiğiniz bir projeye destek verebilirsiniz.

2009 yılında kurulan şirkette 17.07.2011'e kadar gerçekleşen proje istatistikleri aşağıdaki gibi. Rakamlar gerçekten çarpıcı.

Önerilen Projeler: 26,620
Başarılı Projeler : 10,388
Başarısız Projeler : 13,113
Hayata Geçmiş Projeler : 3,119
Başarı Oranı: 44%



Sitenin ünlü projelerinden 'Diaspora' nın detaylarına aşağıdaki linkten göz atabilirsiniz.



Ben Pinterest'î referans kabul edip ve Silbermann'dan etkilenip hemen siteye üye oldum.Yakında bomba gibi projelerle karşınıza çıkarsam hiç şaşırmayın :)




Uzayda Hack Devri Başlıyor !



Bunca zamandır bir çok "herkese açık yarışma" türevlerine sahne olduk. İnsanlar, çok ufak ödüller için, büyük gayretler gösterdiler ve çoğunlukla bu ödülleri kazanamasalar da, yüzlerinde küçük bir tebessüm ile evlerinin yolunu tuttular. "Herkese açıktır" ibaresi ile düzenlensede bu tip yarışmalara katılan zümre genellikle bellidir. Parası olmayan para için, parası olanlar kişisel tatminleri doğrultusunda, bu iki amacı gütmeyenler ise, yine kendi özel sebepleri doğrultusunda bu yarışmalara katılırlar. Yarışmaların konseptleri, çözülmesi neredeyse imkansız olan bulmacalardan, çeşitli engelleri aşmaya, hatta dağ tepe zıplayarak gezmeyi gerektiren formatlarda oldu. Fakat teknolojinin günlük hayatımızdaki yerinin bu kadar genişlemesi ile akılda bulunan tüm konseptlerde, bu alana adapte olmaya başladı. Geçmişin MS-DOS ortamında büyüyen çocuklar, şimdinin “Hacker”'ları oldular. Bilgisayar ve teknoloji hayatımıza girip oraya yerleşmekle kalmadı, onu yönetme ihtiyacı da doğurdu. Kimisi bu treni kaçırdı ve cep telefonu kullanmaktan bile aciz, kimisi de bize akıl veren bilgisayarlara akıl öğretiyor.

NASA ve DARPA işte bu bahsettiğimiz kavramları birleştiren bir fikirle ortaya çıktılar ve Hacker/ Coder tayfası için uzayda kendilerini ispatlayacakları bir açık yarışma başlattılar. Yarışmanın içeriği ise şu şekilde; yarışmaya katılan bilgisayar dehaları, uzayda başı boş gezen işlevsiz uyduları, canlı uydular ile karşılaştıkları zaman, birbirlerine bağlamalarını ve kenetli hareket etmelerini sağlayacak bir algoritma yaratacaklar. Bu kancalanma işlemi için NASA / DARPA ve MIT Sistem Laboratuar'ı destek verecek ve uzaya nano-uydular gönderecekler. Kancalanmadaki amaç, dünya semasının 22.000 mil ilerisinde başı boş gezen bu uyduların yarattığı kirliliği azaltmak ya da mümkün olduğu taktirde onları tekrar kullanıma hazırlamak. Yarışmaya katılan hacker'lar arasından bu işlemi gerçekleştirecek olan algoritmayı yazacak ve sistemi yönetebilecek olan kişi, belirlenen ödülü kazanacak. Görüldüğü kadarıyla uzun bir programlama işi gerektirecek ve beyni, kas gücünün hiç yorulmayacağı kadar yoracak olan bu yarışma, her ne kadar adında “herkese açıktır” ibaresini barındırsada; sadece belirli bir zümreye hitap edecek. 


Expertsourcing mi Crowdsourcing mi?

Crowdsourcing kavramı iş dünyasında gittikçe yaygınlaşsa da günümüzde bir çok kişiye hala çok yabancı. Aslında kavram gayet basit amaçlar üzerine kurulu. Temelde insanların belli bir amaç uğruna yeteneklerini göstermesini yarayan, ortak bir akıl havuzunun oluşmasını sağlayan bir kavram ve gün geçtikçe süper projelerle daha da gelişiyor.

Wikipedia crowdsourcing'i 'Belli bir problem çözümü yada üretim işlemi için işi belli bir kalabalık yada insana taşere (outsource) etmek.' şeklinde tanımlıyor. Bu işlem online ve/veya offline olabilir. Crowdsource ile outsource arasındaki fark, Crowdsource'ta outsource'un aksine işi yapanların belirsiz bir gup insan tarafından yapılıyor olmasıdır.



Bugün Twitter,Facebook vb. bir çok sosyal medya sitesi tarzında crowdsourcing'te sosyal yönümüzü kuvvetlendiriyor. Aslında crowdsorcing, insanları rutininden çıkararak belli bir amaç uğruna yeteneklerini sergilemelerini ve bütünün bir parçası olmalarını sağlayarak çok daha büyük bir amaca hizmet ediyor bana sorarsanız. Ayrıca şirket ve insanların inovatif düşüncelerini besleyen ve barındıran bir sığınak haline geliyor. Bu sayede şirketler yaratıcılığı destekleyerek üretimi de geliştirmiş oluyorlar. Ayrıca insanlarda büyük bir resmin parçası olma hissini ve hazzını bırakıyor olması da bu yaratıcı kavramı vazgeçilmez kılan önemli faktörlerden biri.

Crowdsourcing günümüzde, müşteri deneyim ve önerilerini yakalamak, şirket içi motivasyon ve yaratıcılıkğı arttırmak ve firma ürün testleri için sıkça kullanılır hale geldi. Hatta bazı şirketler yarattıkları platformlarda uzman önerilileri arar ve alır hale geldiler. Bu kavramda 'expertsourcing' olarak biliniyor. Expert avına örnek olarak bazı sitelerin açıklarını yakalamak için güvenlik duvarını aşacak olan hackerlara ödül vaad etmesini gösterebiliriz.

Sonuç olarak crowdsourcing, şirketlerin en azından müşteri empatisi kazanımı bakımından mutlaka kullanması gereken bir platformdur. Fakat bu yolda yürürken şeffaf ve güvenilir olmak vazgeçilmeyecek esaslardır.

15 Mart 2012 Perşembe

HEP BİRLİKTE MÜZİK VİDEOSU YAPALIM MI, YAPALIM…

Graham Coxon, Crowd Source ile tanıttığı müzik videosu “What’ll It Take”

   Sayısız innovasyona ilham kaynağı olan Crowdsourcing ile oluşturulan videolar, klasik çalışmaları sarsmaya ve TV-internet üzerinde büyük hit yakalamaya devam ediyor. Kendilerine bir şeye katkıda bulunma şansı verilen hayranlarda popüler olmanın keyfini çıkarıyor. Katılımda bu kadar zahmetsizken yaratıcılığın keyfine ve ortaya çıkan çalışmalara doyum olmuyor.
   Videosunun izlenme oranını arttırmak için farklı bir yol izleyen Graham Coxon, Yeni Albümü A+E’den “What’ll It Take” isimli şarkıya hayranlarına ait dans hareketlerini kullanarak çekilen klipten ve sonuçlarından çok memnun.

   Yönetmen Ninian Doffedited videoyu, 22 ülkeden 85 hayranının Londra sokaklarında dans ederken çekilmiş görüntülerinden yaratmış. Blur gitaristini gizlice zirveye çıkaran video, hayranlarının tüm eğlencesini ve samimiyetini yansıtıyor. Doncaster Free Press göre, Coxon crowdsourcing bir adım ileriye taşıyarak onun bir sonraki turunda fanlarını, yerel grupları aday göstermeye ve desteklemeye davet ediyor. Biraz yaratıcı biraz eğlenceli bir video izlemek isterseniz buyrun linki http://vimeo.com/37327443 hizmetinizde...



13 Mart 2012 Salı

Bu İşte Para Var !

İş dünyasında yaşayanlar bilirler ki, büyümek prestijdir. Özellikle de büyüyecek olan iş, kendi işiniz ise. Büyümek deyince aklımıza ilk gelen obje paradır. Özellikle sıkıntılı iş piyasasında "para" kelimesinin karşılığı; banka kredileridir. Gözünüze batan her firmanın, büyükmekte olan her firmanın, bu işi nasıl yaptığını soracak olursanız size cevap olarak bir sürü evrak ve kredi dökümlerini göstereceklerinden eminim. Gerçi bunu söylerken kendi nakit parasını kullanarak büyüme sürecini gerçirenleri tenzih etmek gerekir. Onlar bir elin parmaklarını geçmez ve bu piyasanın "Kraliyet Ailesi" olarak görülürler. Peki başka alternatif var mı? Tabiki de. 


İngiliz temelli Universal Fuels petrol firması, banka ve dosya masrafından kurtularak kendini kitle kaynağın kollarına bıraktı. Kitle Fonu yöntemini kullanan firma, bankaların vereceği işletme kredileri yerine, kendini destekleyen Crowdcube fonu sayesinde, 100.000$'lık bir işletme miktarı ile, kendine petrol taşıma tırları alarak, taşıma işinde taşeron firmalara kaptırdığı parayı kendi kasasına geri koydu. Peki bu Universal Fuels'a ne kazandırdı? Gelişen Kitle Kaynak dünyasında akıllı bir hamle yaparak, kendilerini, gelişen bu dünyanın güçlü fonuna dahil ettiler. Bilinirliklerini arttırdılar ve kurumsal kimliklerinde innovatif bir yüz yarattılar. Bunu her markanın kendine ait dükkanlarının bulunduğu meşhur bir caddede dükkan açmak gibi düşünün. Kraliyet zümresine dahil olmak gibi.


Eğer yukarıda belirtilen rakam işin ciddiyetini anlatmaya yetmiyorsa Elance örneği sanırım bunu daha iyi açıklayacaktır. Elance; internet üzerinden hizmet veren bir İşçi Havuzu(Cloud Labor) firması. Firma, Kitle Kaynak dünyasında, zor durumlara tabiri caizse "hızır" gibi yetişmesi ile tanınıyor. Talep doğrultusunda, arzı derleyip toparlayan bu havuzun, çözdüğü ve yüklendiği sorunların maliyeti ve firmanın bu doğrultuda değeri 500 Milyon Dolar'a ulaşarak rekor kırdı.


Uzun lafın kısası, buradan çıkartılacak en önemli ders, klasik iş dünyamızda ve tek düze ilerleyen "piyasamızda" kitle kaynağın tanınması ve kullanılması, prestij ve parayı hızla getirecek gibi görünüyor. Buradan da anlaşılıyor ki, bu işte para var!


11 Mart 2012 Pazar

Hastası Olana da Yolunu Kaybedene de Çare: Crowdsourcing

Crowdsourcing yani kitle kaynak uygulamaları için geliştirilen araçlar sadece sosyal medyaya entegre cep telefonu uygulamaları olarak değil internette basit bir web sayfası olarak da karşımıza çıkabilmekte. Geçen hafta örneğini verdiğim Banjo uygulaması basit bir şekilde kişilerin paylaştıkları iletilerin konumlarını tutan ve bunları sizin bulunduğunuz veya istediğiniz konuma göre sıralayan bir cep telefonu uygulamasıyken, bu hafta paylaşacağım crowdsourcing araçları tamamen web üzerinden kitleleri buluşturmak veya onlardan gelen bilgilerle kurumların kapatamadığı gedikleri kapatmak üzerine olacak.

İlk bahsedeceğim araç, “Rare Genomics Institute” adındaki nadir görülen genetik rahatsızlıklar üzerinde çalışma yapan kişilerle bu hastalıkları taşıyan kişileri buluşturmayı ve hastalıklarına özel tedaviler geliştirmeyi amaçlayan, kar amacı olmayan bir organizasyonun web sayfası. www.raregenomics.org adresinden erişebileceğiniz kuruluş, web sitesi üzerinden araştırmacıları ve hastalığı olan kişilerin kendilerine bilgilerini göndermelerini istemekte. Gönderilen bilgileri kurum doktor-hasta ilişkisi içinde gizliliğe uygun bir yapıda kontrol ederek hastanın, hastalığı ile ilgili çalışmalar yapan ve hastalığına çare bulabilecek, bulamasa bile yaşam kalitesini yükseltebilecek araştırmacılara ulaşmasını sağlıyor. Ayrıca tedavi süresinde oluşacak masrafları karşılayabilecek mekanizmaları da araştırmacılar hastalığı incelerken araştırıyorlar. Kurum ABD’de birçok ulusal araştırma merkeziyle çalışırken, ABD dışındaki birçok araştırmacıyı da sistemi bünyesinde bulunduruyor. Rare genomics yarattığı bu sistem sayesinde spesifik bir kitleyi yine spesifik bir kitleyle buluşturarak ve birbirini tanımayan birçok araştırmacının bir genetik bozukluğa karşı birlikte çalışıp çare bulmasını sağlayarak hem genetik araştırmalara önemli bir ivme kazandırmış oluyor, hem de crowdsourcing’e güzel bir örnek sağlamış oluyor.




Yandex dediğimiz zaman Rusya'ya merakı fazla olan biz Türklerde ufaktan da olsa bir çağrışım olur. Bir Rus markası olan Yandex’i kimimiz Rus arama motoru olarak biliriz, kimimiz de son zamanlarda Google’a rakip olarak çıkarttığı harita sistemiyle. Rusya’nın en büyük arama motoru Yandex, yarattığı harita sistemine gerçek çevre görüntüleri eklemek için Google’ın yaptığı gibi araçlarıyla sokak sokak gezmek yerine çok güzel bir crowdsourcing uygulaması yaratarak hem zamandan hem de paradan tasarruf etti. Yandex üyeleri, çevrelerindeki yerlerin fotoğraflarını Yandex haritalarda işaretleyip gerçek zamanlı olarak paylaşabilmekte ve bu sayede sokakta veya caddede herhangi bir değişiklik olduğunda çok kısa bir sürede bu durum haritalarda ve görüntülerde güncellenebilmekte. Bu uygulama sayesinde Yandex kullanıcılarından bulundukları yerlerle ilgili çok fazla görüntü alabilmekte ve haritalarını güncel tutabilmekte. Hatta web üzerinden kullanıcıların kullandığı bu araç sayesinde Chita, Belgorod gibi kentler detaylarıyla Yandex haritalar uygulamasına eklenebilmiş. Rusça’nıza güveniyorsanız (ki benim tek bildiğim да) maps.yandex.ru adresinden Yandex haritaları detaylı inceleyebilir ve üye olarak haritaya katkıda bulunabilirsiniz.

Son olarak mechanical turk ile ilgili birkaç cümlem olacaktı ancak İstanbul’dan secil55 rumuzlu kullanıcı J benden önce davrandığından ve derste alev saçan bakışlarıyla gözümü korkuttuğundan onun blog yazısındaki her şeyin eksiksiz olduğunu belirtmemin yeterli olacağını düşünüyorum. Yoksa Çarşamba kan çıkar J

7 Mart 2012 Çarşamba

"Bir soru vardı ya cevapsız akıllarda ben bildim"


Bugün üç farklı Açık İnovasyon örneği paylaşacağım.



Big dreams big ideas, olağanüstü mucitlerin yeni ürünler yaratıp, geliştirip, finanse etmek için bir araya gelediği bir atölye olarak tanımlanmış. Genç bir girişimci tarafından Kanada’da 1 Şubat 2012 tarihinde başlatılan bu proje yeni mucitlerden herhangi bir kategori sınırlaması olmaksızın ürün fikirleri sunmalarını istiyor. Neticede halk oylamasına sunulacak bu yeni ürün fikirleri için birinci gelen fikir $1000, ikinci ve üçüncü $500, dördüncü ve beşinci ise $250 ile ödüllendiriliyor.




Adobe, Microsoft, Juniper Networks, Broad Vision, Cisco, Qualcomm ve IBM’in sponsorluğunda gerçekleşen Dijital London Startup Challenge için sunulan bütün fikirler şu an halk oylamasında. Constellation Research CEO'su Ray Wang , John Lewis IT Direktörü Paul Coby, Telefonica Genel Müdür Yardımcısı Mike Short ve Cloud Technologist EMEA, VMWare başkanı Joe Baguley tarafından belirlenmiş olan kısa listeye göz atmanızı ve oylamanızı öneririm.




Nokia Crowdsourcing Başkanı, Pia Erkinheimo'nun da anlattığı üzere fikirlerinizi paylaşabileceğiniz ve başkalarının da fikirlerini görebileceğiniz IdeasProject dünyanın her yerinden herkesin beyin fırtınasına ortak olabileceği online bir topluluk. Nokia tarafından desteklenen bu yenilik kullanıcılar ve geliştiriciler arasında çift yönlü fikir alışverişi sağlıyor. Mobil telefonlarda kullanabilecek yeni fikirleriniz varsa ve bu fikirlerin hayatlarımızı kolaylaştıracak birer uygulama fikri olduğunu düşünüyorsanız; burada onları başkalarıyla paylaşıp hayata geçeceği ana tanıklık etmeye ne dersiniz?




Bir Kül Kedisi Masalı, Instagram !!!

     Külkedisi masalını bilirsiniz, Külkedisi gerçekten de sadece iyilik perisinin bir dokunuşuyla mı giyinip kuşanmıştır ya da iki gönül bir olunca samanlık Instagram’la mı seyran olmuştur?

Son günlerde amatör fotoğrafçıların çektiği/yakaladıkları kıskandırıcı fotoğraflar kareleri dijital dünyamızı süslüyor.  Instagram aplikasyonu Apple markası ile tekrar fotoğraf sanatının yükselişini destekledi diyebiliriz. Sıradan kareleri kendi bakış açıları ile anlatıp programın kendilerine sağladıkları 18 farklı efekt ile çektikleri fotoğrafları farklı bir kimliğe bürüyebilen amatörler ise bu oyunda başroldeler. Dünya çapında saniyede ortalama 10 fotoğraf eklenerek hızına hız katan aplikasyonun bu kadar sevilmesinin nedenleri arasında hızlı bir şekilde fotoğraf çekme, farklı efektler uygulama ve en önemlisi çok kolay bir şekilde sosyal ağlarda paylaşma imkânı sunması geliyor.

     Fotoğrafları beğenme(like) çılgınlığı ve yorum yapma özellikleri ile Instagram işleyişini biraz Twitter’dan biraz da Facebook’tan aldığı göz önüne alınırsa tabi ki en önemli özelliği bu görüntülerin anında istenirse facebook, twitter, flicker ve blog adresiniz gibi sosyal ortamlar ile eşzamanlı olarak yayımlanabilmesi. Ayrıca istediğiniz kişiyi listenizde olmasa bile takip edebiliyor, fotoğraflarına bakabiliyor, beğenip ve kısa yorum yazabiliyor ve fotoğrafın çekildiği yeri seçebilirsiniz. Yer bilgileri foursquare’den geldiğinden fotoğraf paylaştıkça otomatik olarak yerinizi foursquare’de paylaşabiliyorsunuz. 

     Bu program ile çektiğiniz manzara, yemek, içki, otobüs, kuş fotoğrafı kısacası aklınıza gelebilecek her şey en basit görseller bile efektler ile profesyonel fotoğraf veya Photoshop uygulanmış gibi ilgi çekici olabiliyor. Çekilen fotoğraflar öylesine şaşırtıcı sonuçlar veriyor ki ‘iPhoneography’ adıyla bir sanat akımı bile oluşmuş hatta Kasım 2011’de Ankara’da iPhoneographyTR’nin ikinci sergisi düzenlendi.
 Instagram aplikasyonu gelişmeye devam ediyor, son yenilik ise ara yüzünde meydana gelen değişiklikler. Aralık ayında Instagram takımına katılan Tim Van Damme çalışması ile güncellenen Instagram v2.1 versiyonu birlikte arayüz biraz daha basitleştirilmiş ve geliştirilmiş. Ayrıca Lux adlı özellik sayesinde tek bir etki ile fotoğraflarınızı ışık desteği ile otomatik olarak daha aydınlık ve canlı hale getirebiliyorsunuz. Bu arada Instagram ile crowdsourcing uygulamasını birleştiren öncü firmalardan biri de Levi’s. Levi’s kullanıcılardan kendi fotoğraflarını yükleyip, #iamlevis olarak taglemelerini istedi. Seçilen görseller açık oylamaya sunulup, kazananlar Eylül ayında hayata geçecek olan yeni kampanyada kullanılacakmış.

    Dijital dünya güçlerini birleştirdi buyurun Instagram dünyasına...

3 Mart 2012 Cumartesi

Bir şey mi kaybettiniz? Teknoloji onu bulmak için hazır!


 


 Açık İnovasyon'a kısa bir giriş yapıp örneklemek güzel olacak. Open innovation(Açık Yenilik),Berkeley Profesörlerinden Henry Chesbrough tarafından yaratılan bir model olmakla beraber gücü gelecekte bir çok şeye yön verebilecek oranda kendini hissettirmeye başladı bile. Açık İnovasyon yenilikçi fikirlerin, çeşitli ödüller karşılığında kitlelerden beklenmesi olarak özetlenebilir. Kapalı İnovasyon'da firmalar fikirlerini, yeniliklerini ve icatlarını sır gibi saklarlarken Açık İnovasyon modeli bir takım gözardı edilemez teknolojik gelişimlerin sonucunda tamamıyla dışa dönük bir iletişim modeline doğru bir devinim gösterdi. Bu demek oluyor ki, yeni fikirlerin şirket içinde geliştirildiği zamanlar artık geçmişte kaldı. Yeni amaç, pazara ilk olarak çıkmaktan ziyade kitlelerin de gücüyle iyi bir iş modeli inşa edebilmek. 




  Açık İnovasyon'un ideabird.com'da iyi bir örneğini görebilmek mümkün. Buradaki temel amaç, dünya üzerinde neredeyse akla gelebilecek her nesne ya da varlığı bulmak ve takip etmek için fikirler oluşturmak. Yani diyelim ki bir şeyinizi kaybettiniz; tüm eşyalarınızı takip edemeziniz ya; ama kaybettiklerinizin yerini elbette kolay ve hızlı bir şekilde bulmak istersiniz; Müthiş haber! Bu sorunların çözümü için artık teknoloji hazır. Buradaki tek zorluk nesneleri veya varlıkları çeşitli takip ve bulma alanında yaratılabilinecek çözümler ve potansiyel uygulama alanları  hakkında düşünmektir. Yarışma kaybedebileceğiniz ya da takip etmek isteyebileceğiniz herşey hakkında fikir kategorilerine yer vererek 10 Nisan 2012'ye kadar tüm katılımcılardan fikirlerini bekliyor. 


   Deloitte, Deutsche Telekom, HYVE ve RWTH Araştırma grubunun ev sahipliği yaptığı bu yarışma herkesi bu yaratıcılık sürecine katılmaya davet ediyor. Jüriyi ise MARKUS EMMERT, JÖRG GRÜNWALD, HASE JÜRGEN, PROF GESCHE JOOST,STEFFEN LEGLER,PROF CLAUDIA LOEBBECKE,DR LOTHAR MÜLLER,PROF FRANK T. PILLER,MARKUS RIEGER gibi isimler oluşturuyor.